Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/muslumcu/domains/muslumcu.net/public_html/themes/muslumcu/theme.php:84) in /home/muslumcu/domains/muslumcu.net/public_html/includes/sessions.php on line 256
Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/muslumcu/domains/muslumcu.net/public_html/themes/muslumcu/theme.php:84) in /home/muslumcu/domains/muslumcu.net/public_html/includes/sessions.php on line 257
Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/muslumcu/domains/muslumcu.net/public_html/themes/muslumcu/theme.php:84) in /home/muslumcu/domains/muslumcu.net/public_html/includes/page_header.php on line 519
Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/muslumcu/domains/muslumcu.net/public_html/themes/muslumcu/theme.php:84) in /home/muslumcu/domains/muslumcu.net/public_html/includes/page_header.php on line 521
Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/muslumcu/domains/muslumcu.net/public_html/themes/muslumcu/theme.php:84) in /home/muslumcu/domains/muslumcu.net/public_html/includes/page_header.php on line 522 Müslüm GÜRSES :: Başlığı Görüntüle - [Anlatım] O Bir Hayat Biçimi
Tarih: 21-May-2006 / 23:32 Mesaj konusu: [Anlatım] O Bir Hayat Biçimi
MÜSLÜM GÜRSES....! Derken biraz düşünmek lazım. Hemde Çok Düşünmek gerekli.Neydi bizleri böyle bağlayan Müslüm Gürses'e.
O Bizim hayatımızdan bir parça değil hayatımızın ta kendisi.O Bizim manevi BABAMIZ o bir hayat biçimi....
Evet arkadaşlar aşağıda sunduğumuz hikaye Sayın Muhsin Kızılkaya'nın dilinden dökülen nameler Müslüm Gürses'i ve bizleri çok iyi anlatmış.
Muhakkak her birimiz bu yazıda kendimizi göreceğiz ve bulacağız.biraz zamanınızı ayırıp bu güzel yazıyı okursanız çok sevinirim...
MÜSLÜM GÜRSES:HAYAT BİÇİMİ!
O yıl neredeyse her sabah onun sesiyle uyandık. Her sabah, Müslüm Gürses'in kırık nağmeleriyle başladık yeni bir güne. Kurulmuş saat eşliğinde, aynı ses geldi kulağımıza ve aynı saatte onun sesiyle açtık gözlerimizi yeni bir güne...
Kocamustafapaşa'da, bakkal dükkânından bozma bir evde yaşıyorduk. Yılmaz (Erdoğan), şimdi avukatlık yapan arkadaşımız Mahmut ve yine bir başka avukat arkadaşımız Fahri'yle birlikte evin 'asli unsurları'yız, bir de biz dördümüzün dışında 'etnik unusurlar' var; bugün var, yarın yoklar cinsinden misafirler yani.
Fahri Adanalı bir gardaş... Hayatında iki şeye tutkun, iki şeyin müptelası; bir Müslüm Gürses'in sesi, bir de Maltepe sigarası... Bir aleti var, bir tarafı küçük bir televizyon; evimizin televizyonu, bir tarafı kasetçalar...
Fahri'nin teybi sadece Müslüm çalmayı biliyor. Galiba o zamana kadar, kaset hanesine Müslüm Gürses'in kasetlerinden başka hiçbir kaset girmemiş. Yani sadece 'Müslümce' biliyor.
Aletin konulduğu rafın üstü Müslüm'ün korsan kasetleriyle dolu... Ben diyeyim on, siz deyin onlarca... Hepsinin üzerinde elle yazılmış kasetin adı: Esrarlı Gözler... Siz bu Esrarlı Gözler'i tek kaset sanıyorsunuz değil mi, yanılıyorsunuz, Fahri'de tam 26 kaset var ve 26 kasetin 26'sının da adı Esrarlı Gözler... Yani Esrarlı Gözler 1 ve Esrarlı Gözler 26...
Müslüm gürses'in sesini duyunca
Fahri uyumadan önce kasetçaları hazırlıyor, Esrarlı Gözler'den bir tane takıyor, sabahın köründe kalkıp okula gidecek, Hukuk Fakültesi'nde okuyor, bizim gibi haylaz oğlan değil o, derslerini hiç aksatmıyor, kurulu saati var, saat yedi otuz civarında çalar çalmaz gözlerini açıyor, elini uzatıyor, aletin 'play' düğmesine basıyor, Müslüm Gürses'in sesini duyuyor, af, Maltepe sigarasını yakıyor, derin bir nefes aldıktan sonra afyonu büyük bir gürültüyle patlıyor.
Üç mevsim boyunca, hemen hemen her gün aynı durumu yaşadık. Üç mevsim boyunca her güne Müslüm Gürses'in sesiyle yeni güne başladık. Bu durum ruhlarımızda nasıl bir tahribat yarattı bilmiyorum. Ancak o günden sonra ne zaman Müslüm Gürses'in sesini duysam, o günlere giderim, o günler düşer aklıma... Soğuk sabahlar, kirli yataklar, katıksız dostluklar, hayaller, özlemler, ayrılıklar, ilk aşklar, gözyaşları, küçük kavgalar, polis korkusu, kırık hayaller ve berbat bir yoksulluk...
Boğazıma kadar hüzne batarım.
Müslüm Gürses'in sesindeki hüzne benzer bir hüzün, yani adam gibi hüzün, kahredici...
Onu anlatan nida
Ömer alıp beni Samatya'ya götürürdü. Müslüm Gürses, büyük gazinoların solisti değildi, onun müşterileri oralardaydı, onun için Samatya'da bir müzikholde çıkardı. Yıkık bir sur vardı müzikholün yakınında... Ömer, 'sinek öldüren' dedikleri şaraplardan var ya, ondan bir tane alır, yıkık sura çıkardık, Müslüm Gürses programına başlardı, sesi bize kadar gelirdi, Ömer şarap içerdi, sıra Mehtaplı Gecelerde Hep Seni Andım şarkısına gelince, beni ayağa kaldırır, hazrola geçerdik, bu şarkıyı sonuna kadar hazrolda dinlerdik. Bu şarkı Ömer'in İstiklal Marşı'ydı, en harbi arkadaşımın istiklal marşına saygısızlık etmek olmaz, onunla birlikte esas duruşta dinlerdim . Sevdiğimden mi, bilmiyorum, bildiğim, yıllar sonra o günün anıları belleğimde canlanınca, bir kaset satan yere girdim, Müslüm Gürses'in külliyatı içinde o şarkıyı söylediği kaseti buldum, eve getirip defalarca dinledim ve hâlâ dinler, en kral arkadaşım Ömer'i hatırlarım.
Bizi kendisine bağlayan her şarkı, bize bir anımızı yeniden yaşattığı için kendine bağlar, şimdi bunu biliyorum.
Yıllar önce Müslüm Gürses'i kapak yapan Express dergisi, onu anlatırken, Cemal Süreya'nın bir saptamasına başvurmuştu. Cemal Süreya 'arabesk kralları'nı üç 'nida' ile anlatıyor: "Orhan Gencebay 'of'... Ferdi Tayfur 'ah'... İbrahim Tatlıses 'Allah Allah'..." Express, "Müslüm'ü anlatan nida ne acaba?" diye soruyordu ve "Galiba 'Oooof, of'" diyordu. Katılıyorum ancak bu nidada bir eksiklik var sanırım, 'Oooof'a bir de 'u.lan' eklemeli ve bu nida, "Ooofu.lan offffffffff" olmalı...
Ateşten bir gömlek
İşte 'arabeskin proleterleri'ni Müslüm'e çeken bu nida'dır... Böyle bir nida olmasa hiçbir yumruk inmez döşe, hiçbir jilet ulaşmaz tene... Bu nida yoksulların iç çekmesidir, bu nida, ancak umutsuz bir yürekten kopabilir.
Onun sesinde umut yoktur, onun sesinin olduğu yerde umut biter çünkü. Onun şarkı söylediği yerde yaşama sevincinden eser kalmaz, onun sesinin olduğu yerde gelecek tasavvur edilmez, heyecanlar ölür, arzulara gem vurulur, her şey demirden bir kahır duygusunun arkasına saklanır, özlem basar, hüzün çöreklenir; umudun zerresi kalmaz orada.
Onun sesinin olduğu yerde hayat, kaçırılmaması gereken bir şölen değildir, hayat 'ateşten bir gömlek'... İşte isyan, bu 'ateşten gömlek', hayatadır ve bu isyan "Hakkımız değil mi bizim de gülmek / Bizi bu fark yaraları öldürür" diyerek somutlaşır. İşte budur onu Orhan Gencebay'dan ayıran şey. Orhan Gencebay, "Böyle gelmiş, böyle gitmez" der, Müslüm Gürses'e göre ise, "Böyle gelmiş böyle gider'..." Hiçbir umut yok! Ve o, "Dünya tersine dönse de vazgeçmez..." inadından
Ne mafya, ne de marka
Sanatçı geçinenlerin içinde en tutarlı olanıdır o. Çünkü hayatı şarkıları gibi yaşıyor, hangi hayatı yaşıyorsa da onun şarkısını söylüyor.. O ne mafya, ne de marka... O fanatikleri için bir şarkıcı değil sadece, o bir hayat biçimi...Sokakta, dolmuşta, halk otobüsünde, kahvehanelerde, oto tamircilerinde, nohut pilavcıların önünde geçen bir hayat... Biçimsiz bir hayat biraz da, çer çöp içinde...
Umudun tükendiği, hayatın yaşanılmaz bir hâl aldığı, öfkenin büyüdüğü, isyanın filize durduğu bir dünyada, başı hafif yana düşmüş, omuzları geriye kaymış, yüzündeki sevecenlik her daim diri, kahır dolu dünyaya gururla bakan bir adam Müslüm Gürses... Onu sanatçı saymayanlara hiç aldırmıyor ve bunu kendine dert etmiyor da.
Külliyatını karıştırırsanız, bir yerlerde ağır ağır duyulmaya başlayan bir eski zaman sesi gelir kulağınıza. Ağır aksak bir bozkır havası, kırık dökük bir sesten Ak ellerin salan gelen yâr bozlağına dönüşür. Sonra hepimizin çocukluğundan kalma Zahidem sökün eder, peşinden Zülüf Dökülmüş Yüze... Bu türküleri sadece Neşet Ertaş güzel söylüyor sanıyorsunuz değil mi, cevabınız evetse, bir de Müslüm Gürses'ten dinleyin öyleyse!
Müslüm Gürses, yoksulların toplu iç çekmesi... "Ooof offffff!"
_________________ Pencereden bakarım gözüm yaşlı yollara
Ne olur bizede gel iç bir kahve sigara
Hiç evden çıkmıyorum belki gelirsin diye
Bir selam vermiyorsun sevgilim bilmem niye
....Ne Olur Bize de Gel
İç Bir Kahve Sigara.
harunkapsal82@hotmail.com
En son kapsal0434 tarafından 26-May-2006 / 02:23 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Kayıt: Jan 09, 2005 Mesajlar: 512 Nereden: Adana/Kiremithane
Tarih: 26-May-2006 / 02:39 Mesaj konusu:
Valla dediğiniz gibi tam bizi anlatıyor...
bende öyleyim mp3 çalar cep dostum yani tlfunum ancak müslüm gürses çalar baska müzik tanımaz...
sabah sabah uykulu gözlerle sallanan bedenimle dinlerim onu..
okulda o sabahta o yatarken o yani o hep içimizde...
bu yazıyı hazırlayanların ve bizim okumamız için çaba gösterenlerin yüreklerine emeklerine sağlık...
_________________ En güzel gözler Esrarlı Gözler
En güzel baba Müslüm Baba
Kayıt: Aug 25, 2005 Mesajlar: 779 Nereden: İSTANBUL/KARS
Tarih: 26-May-2006 / 05:28 Mesaj konusu:
Arkadaşlar bu yazıda harbiden bizleri anlatıyor.Demek ki ''geçmiş'' o kadar da uzakta değilmiş.Hepimiz yaşadık bunları.
Her sabah,okula gitmeden önce Walkmen'de Müslüm Baba'yı dinleye dinleye okula doğru giderdim.En çok da Küskünüm kasetini dinlerdim.
Birşey dikkatimi çekti.Bu hazırola geçip ''Mehtaplı Gecelerde'' okuma işini biz de yapıyorduk.Bizim marşımız da ''Sana Benziyor''du.
Bak yine soldu güneş
Yine akşam oluyor
Ömrümün kadehine ,sensiz birgün doluyor...
Biz,üç Müslümcü arkadaşla her sohbet ettiğimizde bu şarkıyı marşımız olarak okuyorduk
<<<<<<<<
Kayıt: Aug 25, 2005 Mesajlar: 779 Nereden: İSTANBUL/KARS
Tarih: 27-May-2006 / 05:52 Mesaj konusu:
Kederin üretildiği ve yaşamın ''dert yaratarak'' anlamlı kılındığı kültürel anlam dünyası,Türkiye toplumuna ait bir ifadelendirmeyi karşımıza çıkarmaktadır.
Arabesk,toplumun derinliklerine inen,ancak özellikle sanayileşmeyle,dolayısıyla modernleşmeyle birlikte kentlerde yaşamaya başlayan insanların yeni oluşan toplumsal yapıya uygun olarak,kendi iç dinamikleriyle oluşturduğu karmaşık bir bütündür.Söz konusu kültürel oluşum kendisini ilk önce ''arabesk'' olarak tanımlanan şarkı formunda ifade etmiştir.Geniş halk kitleleri bu şarkıları dinleyerek başka bir kültürel ifadelendirmeyi onayladıklarını göstermişlerdir.ne var ki,yapılan araştırmalarda ,arabeskin şarkılardan ibaret olmadığı,aynı zamanda bir yaşam örgüsü ve dünyayı algılama tarzı ''Müslümcülük'' olduğu ,belirli bir anlam dünyasının ve popüler kültürün önemli bir bileşeni şeklinde karşımıza çıktığı belirtilmiştir.
Caner Işık-Nuran Erol(Arabesk'in Anlam Dünyası-Müslüm Gürses Örneği)
Kayıt: Jul 24, 2005 Mesajlar: 431 Nereden: Ordu Vatan & Ünye Mekan
Tarih: 04-Hzr-2006 / 17:59 Mesaj konusu:
harun kardesş önce ellerine sağlık bizi böle bir yorum ile buluşturduğun için ne kadar tşk edsem azdır gercekden harika bir anı gercekden böle bişeyi ben daha önce hiç görmemiştim. gercekden duygulandım müslüm gürses kitabı gibi olmuş. ben ne diyeceğimi bilmiyorum ne kadar + versek ne kadar tşk edsek az dır şimdi bunu yazıcıdan cıkartıp evimin duvarına asıcam çünkü dehset bir yorum bu emeğine sağlık kardesim
_________________ unutmak bizim kitabimizda yok.biz unutmayiz.olgunluk her zaman bizimdir bizimledir.laler güller papatyalar hepsi senin olsun yeter desende yetmez çünkü biz müslümcüyüz...!
www.bicare.tr.cx
ORDU VATAN & ÜNYE MEKAN
Kayıt: Jul 24, 2005 Mesajlar: 431 Nereden: Ordu Vatan & Ünye Mekan
Tarih: 20-Hzr-2006 / 00:52 Mesaj konusu:
KAPSAL KARDES VALLAHA VARYA ELİNİ YÜZÜNÜ YIKAMA SANA BU ANLATIMA BİZE KAVUŞTURDUĞUN İÇİN YATIP KALKIP DUA EDİYORUM sürekli okuyorum bunu hele esrarlı gözler 1 ve esrarlı gözler 26 beni yıkıyor adam yazmış ya vallaha ellerine emeğine sağlık baba sağol
_________________ unutmak bizim kitabimizda yok.biz unutmayiz.olgunluk her zaman bizimdir bizimledir.laler güller papatyalar hepsi senin olsun yeter desende yetmez çünkü biz müslümcüyüz...!
www.bicare.tr.cx
ORDU VATAN & ÜNYE MEKAN
Kayıt: Nov 19, 2005 Mesajlar: 1394 Nereden: Yanl?zl?ktan..S.aleyküm...
Tarih: 20-Hzr-2006 / 02:36 Mesaj konusu:
DUNDAR demiş ki:
Arkadaşlar bu yazıda harbiden bizleri anlatıyor.Demek ki ''geçmiş'' o kadar da uzakta değilmiş.Hepimiz yaşadık bunları.
Her sabah,okula gitmeden önce Walkmen'de Müslüm Baba'yı dinleye dinleye okula doğru giderdim.En çok da Küskünüm kasetini dinlerdim.
Birşey dikkatimi çekti.Bu hazırola geçip ''Mehtaplı Gecelerde'' okuma işini biz de yapıyorduk.Bizim marşımız da ''Sana Benziyor''du.
Bak yine soldu güneş
Yine akşam oluyor
Ömrümün kadehine ,sensiz birgün doluyor...
Biz,üç Müslümcü arkadaşla her sohbet ettiğimizde bu şarkıyı marşımız olarak okuyorduk
<<<<<<<<
Kayıt: Jul 24, 2005 Mesajlar: 431 Nereden: Ordu Vatan & Ünye Mekan
Tarih: 20-Hzr-2006 / 15:27 Mesaj konusu:
abi böyle bişey yok mülsüm baba gibi bu anlatımda alışkanlık yaptı her gün okuyorum ya biri beni durdursun
_________________ unutmak bizim kitabimizda yok.biz unutmayiz.olgunluk her zaman bizimdir bizimledir.laler güller papatyalar hepsi senin olsun yeter desende yetmez çünkü biz müslümcüyüz...!
www.bicare.tr.cx
ORDU VATAN & ÜNYE MEKAN