"Hayat zalim... Buna karşı güçlü olmak mecburiyetindesin. Ben savaşma adına güzellikler topladım. Pes edersen olmaz, boğulur gidersin. Savaş vereceksin."
"İnanç olmazsa hiçbir şeyde lezzet bulamazsın. En büyük kuvvetimiz zaten Allah'a
olan sevgimizden, saygımızdan geliyor. Bunun tersi, güzellik getirmez. Zafiyete
uğratır..."
MEZİN TANRISEVEN
Vallahi bu röportaj çok zor oldu. İtiraf etmem gerek. Müslüm Gürses, konuşmayı pek sevmediğinden röportajlara sıcak bakmaz. Neyse ki,
yakın dostu Nevzat Takmaz benim eski arkadaşım da o ikna etti. Ünlü sanatçı,
sorduğum her soruya öyle ağır ağır cevap veriyor ki, ben bayılmak üzereyim. Ama
röportaj geliştikçe yüzündeki o soğukluktan eser kalmıyor. Sık sık kahkaha
atıyor. Aramızda sıcak bir atmosfer oluşuyor. Baba adam şu Müslüm Gürses...
Yıllardır zirveden inmeyen sanatçı bana göre uzun seneler de bu zirveden
inmeyecek. Çünkü kendisini halkın içinde tutuyor, halktan görüyor. Mutlu bir
pazar geçirmeniz dileğiyle...
Son derece sakin bir duruşunuz var. Çoğunlukla
içinize mi atarsınız?
Bu yetiştirilme tarzından mı kaynaklanıyor?
Bu
ezilmişlik neden. Çok mu yoksulluk çektiniz?
Hayat sizin için ne ifade
ediyor. Felsefeniz nedir?
Politika düşündünüz mü hiç?
Sizin de bir sanatçı
duruşunuz var ama. Çok birikim olmalı sizde?
O kadar hayranınız var ki,
listenin birinci sırasından kazanırdınız herhalde...
Size hükümette görev
verilmiş olsa ilk neyi değiştirmek isterdiniz?
Müslüm Gürses olmak sizi
yoruyor mu?
Peki hala neden bu kadar seviliyorsunuz?
Özeleştiri yapar
mısınız?
Yıllardır belli bir çizginiz vardı. Ancak, bir ara rock söylemeye de
başladınız. Neden?
Sizi dinlerken kendine zarar vermekten çekinmeyen o kitle
hala takip ediyor mu? Bir başka deyişle Müslüm dinleyicisini de değiştirdi mi?
Artık sizin şarkılarınızı bağıra bağıra sosyete de dinliyor...
Jilet satışları gerçekten konserlerinizin olacağı zamanlar artıyor mu?
Sizi
en çok kimler dinler?
Sevgiden yoksun kaldıkları için depresyona giren Van
kedilerine sakinleşmeleri için sizin şarkılarınız dinletiliyormuş. Bunu hiç
duydunuz mu?
Gününüz nasıl geçiyor? Gece hayatınız pek yok galiba?
Sağlığınıza özen gösteriyor musunuz?
Son derece sakin bir
duruşunuz var. Çoğunlukla içinize mi atarsınız?
İsyan etmek iyi bir şey değil. İnsanların, tabii
hayatta ufak tefek isyan pozisyonları olabilir. Rast
gitmeyen şeyler olabilir. Ama bunu böyle isyan ederek,
efendime söyleyeyim, yaşar pozisyona getirmenin doğru
bir yanı yok. Ha, ben böyle bir duruma girdiğimde -biz
müzisyeniz- alırım elime sazımı kendi kendime o
duygulardan kurtulma adına, öyle atlatırım
sıkıntılarımı. Öyle bir iyileşme yönünü seçerim. Bunu
daha uygun görüyorum. Bunu başka türlü ifade etmemin de
gereği yok.
Bu yetiştirilme tarzından mı kaynaklanıyor?
Yaşamımıza baktığımızda ezgin insanız, ezilmişiz.
Oradan gelen öyle bir duygu anlayışı, bir ruh anlayışı
olabilir. Aslında sakin olmakta fayda var. Başka türlü
yaşamanın doğru yanı yok. Sakin olmak en güzeli.
Bu ezilmişlik neden. Çok mu yoksulluk çektiniz?
Tabii ki, yoksulluk çektik. Ama tabii ki hayata karşı
devamlı dirençli olmak mecburiyeti var, mücadele etme
zorunluluğu var. Hayat tabii ki zalim... Buna karşı
güçlü olmak mecburiyetindesin. Bilenmek
mecburiyetindesin. Biz kendimize göre dünyada hayata
dair, savaşma adına güzellikler topladık. Bunlar da
bizim kuvvetimiz oldu. Mücadele etmek mecburiyetindesin.
Pes edersen olmaz, boğulur gidersin. Savaş vereceksin.
Siz bu savaşı kazandınız mı?
Kazandım diyebilirim tabii ki... Boğulmadığıma göre
kazandım. Çok şükür diyorum, her şey iyi. Allah beni
zora sokmadı. Zora soksa da yine onun yardımıyla
kurtulmayı becerdik. İnanç olmazsa hiçbir şeyde lezzet
bulamazsın. En büyük kuvvetimiz zaten Allah'a olan
sevgimizden, saygımızdan geliyor. Bunun tersi, güzellik
getirmez. Zafiyete uğratır... Öyleee...
Hayat sizin için ne ifade ediyor. Felsefeniz
nedir?
Hayat felsefem... (Uzun bir süre düşünüyor...)
Yunus'un bir sözü var, onu çok hoş bulurum; 'Yaratılanı
severim, yaradandan ötürü'... Hayat felsefemiz bu
diyorum. Bu duyguyu benimsediğin zaman dengesizlik
olacağını zannetmiyorum
Politika düşündünüz mü hiç?
Bana öyle bir şey gelmedi. Memleketimizde kıymetli
insanlar var. Siyasi manada kendini ispat etmiş çok
entel, ışık saçan insanlarımız var.
Sizin de bir sanatçı duruşunuz var ama. Çok
birikim olmalı sizde?
Yani bilmiyorum...
O kadar hayranınız var ki, listenin birinci
sırasından kazanırdınız herhalde...
(İlk defa gülüyor)... Estağfurullah, bilmiyorum.
Teklif edilirse bakılır, düşünürüm. İhtiyaç varsa eğer
bana, elimden gelen güzellikleri sergilemeye, sorunları
çözüme kavuşturma adına mücadele ederim. Netice
itibariyle bu vatan bizim, hepimizin.
Size hükümette görev verilmiş olsa ilk neyi
değiştirmek isterdiniz?
Ülke, Atatürk'ten bu yana daha ilerilere gitmeliydi.
Yani bizim şu andaki yerimiz daha yukarılarda olması
lazım. Türkiye adına söylüyorum. Memleketimize
baktığımız zaman, en basit bir insanın bile yüreğinde
bir cevher taşıdığına inanıyorum. Onu alıp işlemek
gerek. Bizi yönetenler mücadele veriyorlar. Vatan,
millet adına mücadele veriyor da, işte bu particilik
meselesi zannediyorum bizi istenilen seviyeye
getirmemiştir. Halbuki bir hizmet yapılıyorsa, millet
için yapılması gerek. A partisi geliyor bir taş koyuyor.
B partisi o taşı yok ediyor. O bir taş koyduysa sen de
onun üzerine bir taş koy. 'Onu A partisi yaptı; ben imha
edip kendim yapayım' düşüncesiyle bu iş olmaz. Bu,
memleketimize zaman kaybettiriyor. İstikrarsızlığa sevk
ediyor. Ülkemiz insanının, hepsinin inancı var. Hepsi
tertemiz insanlar. Çok koşmak gerek, çok çalışmak gerek.
Kültür seviyemizi en yüksek yere fırlatmamız gerek.
Kültür seviyesi çok önemli. Bir kelam var, Bir Hadis-i
Kelamı bir de Allah kelamı var. Bilmek, kültürden
geçiyor. Kültür seviyemizi geliştirmemiz gerek. Bu
yapılıyor ama daha seri olması gerek. Bir bakıyorsun
nüfus 75-80 milyon olmuş. Bu da bir dezavantaj. Niye 80
milyon olsun. Bir aile planlaması yapılması gerek. 40
milyon olsa bizim refah seviyemiz daha başka türlü
olurdu değil mi... Eğitim şart. Her işin başı eğitim
diyorum.
Müslüm Gürses olmak sizi yoruyor mu?
Güzellikler yakalamışsan eğer, bir kuvvet bünyene
toplamışsan, bunlar kolay yakalanmıyor. Tabii ki bunlar
hep zaman içerisinde fedakarlık istiyor. Çalışmak
istiyor. Çalışmak, çalışmak, çalışmak gerekiyor. Tabii
ki kolay değil. Zaten sanatın kendisi zor. Bir ömür
istiyor. Yani 'nasıl olsa bir yere geldim' tavrı
takınacak pozisyonumuz da yok. Ama sanatın kendisi zor
bir hadise. Orada kendimize küçük de olsa bir yer
edinmişsek gayemizle olmuştur, çalışmamızla olmuştur.
Peki hala neden bu kadar seviliyorsunuz?
Sağ olsunlar, biz de onları seviyoruz. Bizim de
onlara karşı her zaman sevgimiz, saygımız var. Tabii ki
yaptığın işte samimiyetini esirgemeyeceksin. Sende olan
o cevheri, doğru yönde değerlendirme mecburiyeti
duyacaksın.
Özeleştiri yapar mısınız?
İnsan tabii ki özeleştiri yapmalı. Öyle olmazsa işin,
hep insanın gerisinde kalır. İlla ki uyanık olmak gerek.
Neyin ne olduğunu, nereye gitmek istediğini bilmen
gerekiyor. Haaa, bakarsın ve görürsün 'olumlu şekil
budur, olumsuzu da budur' dersin. 'Şunu yaparsam daha
güzel, rahatsız edilmeden yoluma devam edebilirim'
dersin. İnsanın kendisini değerlendirmesi gerek. Ne
yapıyoruz, nereye gidiyoruz, ne yapıldı da nerede bir
eklik oldu. Onu nasıl telafi edebilirim demeli.
Özeleştiriyi kişinin yapması gerek. Yoksa doğru
bulunmaz. Kişinin, kendi kendini aldatmasına müsaade
etmemesi gerekiyor.
Yıllardır belli bir çizginiz vardı. Ancak, bir ara
rock söylemeye de başladınız. Neden?
Rock parçalarını da aldık; kendimize göre
değerlendirdik. Gerek yorumumuzla gerek orkestra
manasında bir anlatım ortaya çıkarmaya çalıştık ama bu
bizim kendi anlayışımızın bir rengiydi.
Sizi dinlerken kendine zarar vermekten çekinmeyen
o kitle hala takip ediyor mu? Bir başka deyişle Müslüm
dinleyicisini de
değiştirdi mi?
O bizim kendi tarzımızda kendi anlayışımızda
sergilediğimiz şey. Rocku alıyoruz daha yumuşak şekilde
ifade etmeye çalışıyoruz. Ama baktığımız zaman o benim
klaleşmiş dinleyicimde aynı güzellikte lezzet
bulduğunu görüyorum. Rock izleyicisi de aynı lezzeti
buldu. Pek olumsuz tepkiler aldığım söylenemez.
Artık sizin şarkılarınızı bağıra bağıra sosyete de
dinliyor...
Sosyete bizi dinliyordu; ama kendisini göstermiyordu
nedense. Ama onlar da aynı merkezde buluşmamızda bir
sakınca görmedi ki, şimdi daha da bunu net
görebiliyoruz. Safımıza geçmişlerse hoş geldiler sefa
geldiler. (Kahkaha atıyor)
Jilet satışları gerçekten konserlerinizin olacağı
zamanlar artıyor mu?
Yok canım. Bir ara öyle nahoş tek tük hadiseler
yaşamıştık. Ama şimdi sevenlerimiz sadece çiçekle,
alkışlarıyla eşlik ediyorlar. Onlara buradan teşekkür
ediyorum. Zaten en güzeli de budur. Öyle yaralama gibi
şeyler ortama güzellikler getirmeyecektir. Neticede biz
müzik yapıyoruz. Her şeyin bir seviyesinin olmasından
yanayım.
Sizi en çok kimler dinler?
(Gülüyor) Beni en çok kim dinliyor? Beni 10-12
yaşındaki çocuk da diniliyor, delikanlısı da, orta
yaşlısı da, yaşlısı da dinliyor. Biz insanlara
yüreğimizi açmışız. Onlar da bizi dinleme zahmetini
gösteriyorlar. Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
Dinleyen de sağ olsun dinlemeyen de sağ olsun.
Sevgiden yoksun kaldıkları için depresyona giren
Van kedilerine sakinleşmeleri için sizin şarkılarınız
dinletiliyormuş. Bunu hiç duydunuz mu?
(Uzun bir süre gülüyor) Olabilir... Şöyle çok
gerilere baktığımız zaman müzikle insanların tedavi
edildiğini biliyoruz. Ama bu hayvanlar üzerinde de böyle
bir olumlu bir etki bırakıyorsa hoş bir şey. Ve buradan
kediciklere de selam olsun. (Kahkaha atıyor)...
Siz ne dinlersiniz?
Vallahi ben aslında bütün müziklere yüreğimi açmışım.
Bütün müziklere saygı duyuyorum.
Gününüz nasıl geçiyor? Gece hayatınız pek yok
galiba?
Müzikle nefes alıyorum, müzikle yaşıyorum. Müzik
bizim sevgimiz, aşkımız. Vallahi gece hayatı diyorsan,
ben gece hayatının sadece santimetre karesini bilirim.
Gece hayatının gürültüden, patırtıdan, kulağımı
zedelemesinden başka bir şeyini görmedim. Onun için ben
gece hayatını sevmiyorum. En büyük alem benim kendi
evimdeki yaşadığım alem. Gerisi bana lezzet vermiyor.
Ben sazımla sözümle varsam varım, yoksam yokum yani.
Sağlığınıza özen gösteriyor musunuz?
Sağlığıma dikkat ettiğim de pek söylenemez. Ama tabii
ki sağlık çok önemli. Bir büyüğümüzün dediği gibi,
'Olmaya cihanda devlet bir nefes sıhhat gibi'. Ama spor
devamlı yapamıyorum. Üç gün yapıyorum; beş gün
yapmıyorum. Devamlılık arz etmiyor. Spor çok yararlı bir
şey buna inanmak gerek. Atatürk'ümüz ne demiş 'sağlam
kafa sağlam vücutta bulunur'... Spor çok önemli.
TERZİ ÇIRAKLIĞINDAN SAHNELERE
1953'ün 7 Mayıs günü Şanlıurfa'nın Halfeti ilçesinin
Fıstıközü köyünde, kerpiç duvarlı bir evin nohut
odasında dünyaya gözlerini açar Müslüm Gürses...
Çocukluğunun ilk yıllarını Şanlıurfa'da geçirdikten
sonra, ekonomik nedenlerden dolayı ailece Adana'ya göç
ederler. Henüz 15 yaşında, çay bahçesinde şarkılar
söylemeye başlar. Terzi çıraklığı da yapar. O yıllarda
bir şans eseri gazinoya çıkarak sanat yaşamının kapısını
aralar...